05 Mart 2016

İmralı Notları II - "Türkiye'deki çözüm, Suriye'deki çözümdür"

Notlar hepimize satır aralarında önemli tespitlerin varlığını ve süreci biterecek endişeler oluştuğunu gösteriyor...

'Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa (İmralı Notları) adıyla HDP heyetinin Abdullah Öcalan ile İmralı'daki görüşmelerinden derlenmiş kitabın tahliline devam ediyoruz.

Öcalan, Mart 2013 görüşmesinde yine anayasal vatandaşlık tanımı üzerinde durmuş.

"Anayasada Kürt, Türk diye yazmaya gerek yok, devlet bağı kuruyoruz etnisite değil, ana dilde eğitimi getirir başa koyarsan yanlış olur, yerel yönetimin  yetkisindeyse zaten çözülür" diyor. Çekilme yasası, temel konuşma mevzusu olmuş.

"Bu arada bir isyanı bitirmek için neden yasa yapılmasın, hakikat komisyonu kurulsun, devletin de bizim de yaptığımız cinayetler de araştırılsın, yaptığımız sadece ateşkes değil, demokratik siyasal mücadeledir. Süreç prosedürü yasa dışıdır, işte MİT'i sorguladılar. Sürece Adalet bakanı'na yazdığım mektupla başladık, onun (Sadullah Ergin) çekilme yasası işini gündeme getirmesi önemli" diyor.

Cemaat'ın açıklamalardan dolayı, "Hükümet ile PKK birleşip üzerimize mi gelecek" diye korktuğunu Öcalan'a haber veriyorlar.

Haziran 2013 görüşmesi ise Öcalan'ın önemli endişeler taşımaya başladığını gösteriyor. Oldukça öfkeli ve derin bazı güçler tarafından İmralı'da bile öldürülebileceğini düşünüyor.

"Şiddeti bitirmeye çalışıyorum onlar ise 'yasa çıkarırsak PKK'yı meşrulaştırırız' diye düşünüyorlar, çok öfkeliyim AKP'ye."

Devlete "barışta ciddi olun, savaşı da ciddi yapmadınız dedim" diyor. Buna rağmen eskinin sürdürülemez olduğunu düşünüyor ve yeni sürecin oturacağı temelleri anlatmaya çalışıyor. "Ortadoğu'da milliyetçilikte ısrar, katliama yol açar, Taşnak milliyetçiliği katliama kapı aralamış. Alevicilik yapamayız, Kürtçülük de yapamayız, Türkçülük de. Hepsi sonuçta faşizmi besler, yoksa ırkçı oluruz. Bunda ısrar etmek bozguna yol açar. Ortadoğu'da milliyetçilikte ısrar kimseye kazandırmaz."

24 Haziran 2013 görüşmesi ise endişelerinden ve Kandil'in eleştirilerinden kaynaklanan yeni yönelişi gösteriyor. "Gidişat iyi değil, başbakan da 'bitiririm' demiş kendisi bilir, "'çekilmeyi ağırdan alın' dedim, süreç hükümetin yaptığına paralel olacak" diyor. Kandil'in önderi ama onların yönelişini önemsiyor ve düşündüğünün tersine de olsa karşı çıkmıyor. "Özal ve Erbakan her türlü yasal tedbire hazırız dedi, bu AKP niye böyle yapıyor anlamadım, yasa olmaz diyorlarsa aldatmaca vardır" diyerek endişesinin büyüklüğünü gösteriyor.

21 Temmuz görüşmesinde yine ortak payda arayışında olduğu gözleniyor."40-50 bin kişi ölmüş bunların hatırasına bile barış gerekir. Ben "faşist AKP" desem onlar "cehennemin dibine kadar git" dese nasıl anlaşacağız. Kürt, Türk arasında 800 yıllık ortaklık var, 1860'dan beri bununla oynuyorlar" derken, derin yapıların çok önemli tehdit olmaya devam ettiğini düşünüyor. "Ordunun bizimle anlaşmak isteyen kesimi Ergenekon'un içinde tasfiye edildi" diyerek Cemaat'ın PKK'yla olan anlaşmayı sabote edeceği endişesi içinde.

17 Ağustos görüşmesinde ise "Bir daha çatışma olmaz diye birşey yok, 1 Eylül'e kadar sabrederim" diyerek devlete bir sınır tarihi gösteriyor. Zira çekilme yasası yine yok. Ancak yapılan  işi "devleti Kürtleştirip, Kürtleri devletleştiriyorum, bu 10 tane sahte kürt devletinden iyidir" diyerek tanımlıyor ve bu büyük hedef için devletten, "gerillaya "silaha gerek yok, siyasete girin" demem ortamı yaratılsın"ı istiyor. Sırrı Süreyya Önder'e "PKK ya da KCK'nın siyasi kolu, sözcüsü değilsiniz, arabulucusunuz" diyerek yerlerini karıştırdıklarını hatırlatıyor. 

15 Eylül 2013 görüşmesinde "AKP rodeoculuk oynuyor, sallanıyor bir yere gitmiyor" diyerek süreçte önemli bir yerinde saymanın olduğunu düşünüyor. "Hükümet akıllı olsaydı çekilme 1 Haziran'da biterdi, Kandil, BDP hepiniz dürüst davrandınız ama hükümet yasayı çıkarmadı, ama ateşkes devam etmeli, saldırı olmazsa asker polis vurmayın. 1 yıllık süreç bitti, istediğimiz gibi olmasa da kazanımlar iyiydi sonuca gidemedik, örgütü ikna etmem için elimin genişletilmesi lazım" diyor. 

Kötünün iyisi durumunda olduğunu düşünüyor. Cemaatten endişeli, "Paraleli bitirin biz de gerillayı indirelim, akil insanlar tek taraflı, meclis komisyonunun içi boş, hakikat komisyonu halen yok" diyerek "3 farklı paralel güç var" dediği güçlerin süreci etkilemesine karşın gayrı ciddi kalındığını düşünüyor. Süreçten pişman değil "yine de bu test etme dönemi kitle desteğiyle son buldu, ateşkes sürmeli yeni moda geçmeli, yeni anayasayı birlikte yapmalıyız, AKP'nin barış tarzına da, Kandilin savaş tarzına da  karşıyım " diyor.

14 Ekim 2013 görüşmesinde "İran, Kürt ittifakı yerine Türkiye, Kürt ittifakından yanayım" diyor. İran'ın süreçten hoşnut olmadığını ve farklı ittifak aradığını düşünüyor. İttifakların süreci bozacağından endişeli. "Görüşmelerde iktidarı kuvvetlendirme seziyorum, bu kötü" diyerek endişesinin arttığını vurguluyor. 

Cemaat , hükümet gerginliğine bir çözüm bulunması gerektiğini düşünüyor ve "çözüm olmazsa 3 güç arasında çatışma çıkar, paralel devlet, AKP, KCK arasında savaş çıkar, öneri sunuyorum ne ret ne kabul var" diyerek süreç içinde yaşanacak olan Cemaat, İktidar savaşını ve bunun süreci bozucu etkisini doğru tahmin ediyor. "CIA, Özel harp dairesi ülkücüleri, lobiler Cemaat'ı aktive ediyor. Türk, Kürt çatışmasını sağlayan ne varsa yapılıyor" derken tehlikenin eski ve büyük olduğunu düşünüyor. "Barışa giderken çatışmayı geliştiriyorlar, biz çekildik, kalekol yapıyorlar, asayiş karakoluna evet, savaş karakoluna hayır"  diyerek hükümetin geniş açılı bir bakış eksikliği içinde olduğunu, samimi olmadığını ve hesapçı olduğunu düşünüyor.

9 Kasım 2013 görüşmesinde Öcalan'ı  çok kızdıran söz, Sırrı Süreyya Önder'in ilettiği Erdoğan'ın "her şeyi zamanı gelince yapacağım, tek kırmızı çizgim Suriye, Irak gibi olmasına müsaade etmeyeceğim"sözü. Öcalan "Biz de merkezi hükümet içinde kürtleri eritmeyeceğiz" diyerek çok öfkeli bir şekilde cevabının iletilmesini istiyor.

"Suriye için ısrarımız başbakanı kurtarmak içindir, başbakan Mursi'ye baksın onu kim devirdiyse burada da aynıdır. Derin yapılan beni götürebilir, Engin alan özel harp dairesi başkanı olarak boşuna mı Amerikalılarla beni aldı" diyerek hükümetin çözümcü olmaması durumunda herşeyin berhava olacağının altını çiziyor.

"Anti Kürt ittifakı sürdürülürse bu iş biter, savaş kaçınılmazdır. Suriye'de ittifak teklif ettim, Kürtler orada olmasa faşist rejim olur. Demokratik ilke olmazsa savaş, savaş olursa başbakan da tasfiye edilir. Erdoğan popülaritesiyle götürüyor, geçicidir, önümüzdeki bahara ilerleme olmazsa artık ya müzakere ya savaş olur" diyor.

Yazı dizisine devam edeceğiz. Görüşme notları hepimize 1. yılın sonunda satır aralarında çok önemli tespitlerin varlığını ve süreci bitirecek endişeler oluştuğunu gösteriyor.

@gergerliogluof

www.omerfarukgergerlioglu.com

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Afrin operasyonu ve Kürtlerde artan kopuş

"Doğu-Güneydoğu'da taşlı sopalı eylem yoksa her şey yolunda mı zannediliyor?"

KHK ile yetki gaspı skandalı!

Yeni uygulamayla, KHK ile adeta yaşam hakkı gasp edilmeye çalışılan kişinin, yeni bir KHK ile özel sektörde çalışmasının da önüne geçiliyor

AK Parti, MHP ittifakı statükonun ittifakıdır ve kaybetmeye mahkûmdur

Tayyip Erdoğan önceki tekliflerde kendini naza çekmişti, Bahçeli yılmadı teklif üstüne teklif patlattı

"
"